Güzelyurt
Kıbrıs adasının kuzey batısında Girne, Lefkoşa ve Lefke şehirlerinin arasında yer alan ve adı gibi güzel bir yerleşim yeri olan Güzelyurt, narenciye bahçeleri, yeşil dokusu ve tarihi yerleri ile oldukça şirin bir yerleşim yeridir. Portakal, limon, mandalina ve greyfurt ağaçlan yanında tanıma elverişli sulak arazileri ile ve kavun, karpuz, patates, nar gibi birçok sebze ve meyvenin yetiştirildiği, Kuzey Kıbrıs’ta tarımsal üretimin en fazla yapıldığı bölgedir.
Güzelyurt, Trodos Dağları’na hâkim görüşü ve ılıman havası ile Kıbrıs adasının narenciye üretimi açısından en verimli ve portakal ihracatının büyük çoğunluğunu karşılayan bir yeridir. Her yıl Haziran – Temmuz aylarında geleneksel olarak düzenlenen Güzelyurt Portakal Festivali, Güzelyurt bölgesine büyük bir kültürel ve sosyal canlılık getirmektedir.
Bu doğal güzelliklerinin yanında Güzelyurt, aynı zamanda Soli Antik Kenti, Vouni Sarayı, Tumba Tou Skourou, Aziz Mamas kilisesi gibi ada tarihi açısından önemli eserlere ev sahipliği yapmaktadır. Güzelyurt, tarihi ve doğal güzelliklerinin yanında Orta Doğu Teknik Üniversitesinin Kalkanlı köyünde yer alan Kuzey Kıbrıs Kampusu ve Lefke bölgesinde yer alan Lefke Avrupa Üniversitesi ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin eğitim hayatında önemli bir yere sahip olmaktadır.
Güzelyurt’a ulaşım, yurtdışından Ercan Havalimanı’na veya Girne Limanı’na deniz yolu ile ulaştıktan sonra karayolu ile yapılmaktadır. Güzelyurt Lefkoşa’ya 40 km, Girne’ye de 47 km uzaklıktadır.
Güzelyurt, Kıbrıs kültürünü yaşatan konuksever insanlar, tarihi yerleri ve el değmemiş huzurlu durak noktaları ile fazlası ile görülmeye değerdir.
Güzelyurt’un Tarihi
Güzelyurt’un kesin yerleşim tarihleri tam olarak bilinmemekle birlikte çevresinde ortaya çıkanlan buluntulardan Neolitik Dönem ve Tunç Çağı’na ait izler bulunmuştur. Güzelyurt’un, antik dönemde Yunanistan’dan göç eden Spartalılar tarafından tanrıça Afrodit için kurulduğu rivayet edilmektedir. 1974 öncesinde Morphou (Omorfo) ismi ile anılan şehrin ismi, 1974 sonrası aynı anlama gelen Güzelyurt ismi ile Türkçeleştirilmiştir. Kıbrıs adasının en yeşil bölgesi olan Güzelyurt, narenciye (portakal, greyfurt, mandalin, limon), verimli ve bereketli ve su kaynaklarının bolluğundan dolayı tarım için de oldukça önemli bir yerleşim birimidir. Güzelyurt ilçesinde her yıl Haziran – Temmuz ayları arasında geleneksel Portakal Festivali düzenlenmektedir.
Lefke’nin Tarihi
Turuncu, Yeşil Ve Mavi Tonlarının Birleştiği Güzelyurt – Lefke Bölgesi Sizleri Bekliyor
Güzelyurt ve Lefke Bölgesi doğası ile de oldukça özel bir bölgedir. Bu bölgede yer alan, çok sayıda orkide türü, endemik türler, medoş lalesi (Tulipa cypria), kekik, adaçayı, anıtsal özellik taşıyan ağaçlar ve özellikle Kalkanlıdaki asırlık zeytin ağaçları sizleri etkileyecektir.
Güzelyurt Ve Lefke’de Neler Yapılabilir ?
Altın taç ve diğer buluntular sizlere Soli Şehri’nin altın tarihinden izler sunacaktır.
•Tipik bir Osmanlı kasabası olan Lefke’de yapacağınız yolculukta, Osmanlı konaklarını, İngiliz mimari eserlerini, su kemerlerini, ceviz ağaçlarını ve anıtsal nitelikteki hurma ağaçlarının gizemini keşfetmek kendinizi ayrıcalıklı hissetmenizi sağlayacaktır.
• Soli Bazilikasındaki M.S IV. yüzyıla tarihlendirilen, muhteşem güzellikteki kuğu mozaiği fazlasıyla görülmeye değerdir.
•Vuni Sarayı’ndaki dağ-deniz-tarih buluşmasının yarattığı eşsiz manzara eşliğinde Petra Tou Limniti adasının görüntüsü masalımsı güzelliktedir.
• Yeşilırmak köyündeki çilek tarlalarında çilek toplamak ve Guinness Rekorlar kitabına giren Asma’yı ziyaret etmek.
• Kıbrıs adasına adını veren bakır madenleri hakkında bilgi alınız. Gemikonağı Göleti’nde yer alan CMC hamamlarını görmek, bakır madeninin Kıbrıs’a olan etkileri konusunda sizleri düşündürecektir.
• Adı gibi güzel bir yerleşim yeri olan Güzelyurt’ta taze sıkılmış portakal suyunun tadı bir başka güzeldir.
• Yılın farklı zamanlan ile farklı yerlerde düzenlenen festivallere katılabilirsiniz. Nisan ayında
“Yeşilırmak Çilek Festivali’, Mayıs ayındaki “Lefke Ceviz Festivali’, Haziran ayındaki “Güzelyurt Portakal Festivali” ve Kasım ayında “Lefke Hurma Festivali’ne katılmak sizlere otantik deneyimler yaşatacaktır.
Güzelyurt ve Lefke’de Ziyaret Edilebilecek Yerler
•St. Mamas Kilisesi ve İkon Müzesi,
•Toumba Tou Skourou – Güzelyurt
•Venedik Su Sarnıcı – Doğancı Köyü
•Cengiz Topel Anıtı – Cengizköy
•CMC Bakır Madeni Alanları – Karadağ / Lefke
•Piri Mehmet Paşa Camisi (Yukarı Cami – Minareli Cami)
•Lefke Vezir Osman Paşa Mezarı – Lefke
•Lefke’deki Roma ve Osmanlı Su Kemerleri
•Acendu Çeşmesi – Lefke
•Lefke İngiliz Dönemi Su Deposu
•Lefke İngiliz Koloni Dönemi Binaları
•Lefke Osmanlı Dönemi Evleri ve Konakları
•Gemikonağı Göleti – Lefke
•Yeşilırmak Köyü ve Guinness Rekorlar kitabına girmiş Asma
•Soli Antik Şehri (Tiyatro-Bazilika-Agora) – Yedidalga
•Vouni Sarayı ve Athena Tapınağı – Bademliköy
•Petra Tou Limniti Neolitik Yerleşim Yeri – Yeşilırmak
•Kalkanlı’daki Anıt Zeytin ağaçları.
Tarihi Yerler ile ilgili kısa Notlar
Güzelyurt Arkeoloji ve Doğa Müzesi
1979 yılında hizmete açılan müze; kurutulmuş hayvan ve Kıbrıs florasına ait türlerin sergilendiği, “Doğa Müzesi”, Kıbrıs’ın arkeolojik geçmişine ait kalıntıların sergilendiği “Arkeoloji Müzesi” ve yapının avlusundaki “Açık Hava Müzesi” bölümlerinden oluşmaktadır. 2005 yılında Soli Antik, Kenti’nde çıkarılan ve ‘Soli’nin Altın Yaprakları’ adı ile sergilenen eserler eşsiz güzelliktedir. Müzenin bir diğer önemli koleksiyonu ise Salamis denizinde bulunup geçici olarak müzede sergilenen ve M.S II. yüzyıla ait olan Anadolu Tanrıçası ‘Efes Artemis” heykelidir.
St. Mamas Manastırı
Güzelyurt Doğa ve Arkeoloji müzesinin yanında yer almaktadır. Günümüzde çok değerli ikonların sergilendiği bir ikon Müzesi olarak görülmektedir. St. Mamas kültü Güzelyurt’a. M.S 647/9 yılında başlayan Arap akınlarının önlenmesi amacıyla Bizans imparatoru Tiberius zamanında gönderilen Kapadokyalı sinir muhafızları tarafından getirilmiştir. Bu muhafızlar Palagonya veya Pamfilyalı olan aziz Mamas’a inandıklarından azizin bazı ceset kalıntılarını büyük bir tas lahit içerisinde buraya getirmişler ve onları inşa ettikleri küçük bir Bizans Kilisesine yerleştirmişlerdi. İnşa edilen ilk kilise küçük olduğundan, yeniden inşa edildiği M.S, XIV – XV. yüzyıllarda Gotik ile İtalyan stil özelliklerini almıştır. Şimdiki kilise M.S XVI. yüzyılın ilk yarısında inşa edilmiştir.
Soli Harabeleri
Kentin ilkin M.O XIII. yüzyılın sonu ile M.O XII. yüzyılın başında Troya savaşından dönen, Atinalılar tarafından “Aipeia” adıyla kurulduğu öne sürülürken, yeni kurulan kentin mitolojik kurucuları arasında Atina kahramanı Theseus’un oğlu Demophon’un adından da söz edilmektedir. M.Ö. 600 yılında Atina devlet adamı Solon’un, Clarius (Ksero) nehri yanındaki Aipeia kentini ekonomik nedenlerden dolayı (ve bölgedeki bakır cevherinin kolaylıkla yurtdışına, nakledilebilmesi için) aşağıdaki düzlüğe kaydırması tavsiyesi üzerine, Solon’un öğrencisi de olan kentin krali Philocypros, Alpeia kentini şimdiki yere kaydırmış ve kente de Solon’un adından dolayı ‘Soli’ adını vermiştir. Kent, Helenistik, Roma ve Erken Bizans Dönemlerinde bir gelişim sürecine girmiştir.
Soli Tiyatrosu
Eskiden bir tepenin denize bakan yamacında bulunan Yunan Tiyatrosu’nun yerine Roma Dönemine rastlayan M.S. II. yüzyılın sonu ile M.S III. yüzyılın başlarında yapılmıştır. Seyircilerin oturacakları yarım daire şeklindeki oturma yerleri kayalığa oyulmuş olup dış yüzeyleri kesme taşlarla kaplanmıştır. Orijinal kapasitesinin 4000 kişi olduğu tahmin edilmektedir. Orkestra olarak bilinen ortadaki yarım daire şeklindeki alanın kuzeyindeki sahne binası bir zamanlar iki katli olup cephesi mermer heykellerle süslüydü. Auxibius adıyla bilinen Soli Bazilikasının M.S IV. yüzyılın ikinci yansında yapıldığı, Kıbrıs’ta inşa edilen ilk kiliselerden olduğu bilinmektedir. M.S. V. ve M.S. VI. yüzyılda genişletilmesine rağmen, M.S. VII. yüzyıldaki Arap akını ile tahrip olmuştur.
Vouni Sarayı
Deniz seviyesinden yaklaşık 250 metre yükseklikteki bir tepe üzerine inşa edilen Vouni Sarayı, Pers sempatizanı olan Marion kenti kralı Doxandros tarafından, Soli kentini kontrol altında tutabilmek amacıyla M.O V. yüzyılın başlarında yapılmıştır. M.O. 380 yılında Soli halkı tarafından yakılan Vouni Sarayı bir daha kullanılmamıştır. Vouni şehri, tepeden denize doğru uzanan üç teras üzerine kurulmuştur. En zirvedeki yukarı terasta M.O V. yüzyıla tarihlenen Athena Mabedi bulunmaktadır.